Çağımızda ulusal devletler sönümlenirken, yerel yönetimler öne çıkmaya başladı. Ülkemizde bu amaçla, demokratik yerel özerklik sistemi önerilirken, Rojavalılar, kendi yönetimlerinin adını kanton olarak ilan etti. Bu konuda gelen yoğun istekler üzerine, İsviçre’de yaşanan kanton sistemini sizler için araştırdık:
İsviçre’nin kuruluşu, kendini düşmanlarına karşı korumak üzere üç kantonun bir araya geldiği 1 Ağustos 1291 gününe dek uzanır. Nitekim, İsviçre’nin ulusal günü, her yıl, 1 Ağustos’ta kutlanmaktadır. İsviçre’nin ilk anayasası 1848 yılında kabul edildi. 1874 yılında geliştirilen anayasa ile federal bir devlet haline geldi.
Her iki dünya savaşında da bağımsız kalmayı başarabilen İsviçre, Birleşmiş Milletler’e ancak 2002 yılında katıldı. Yasalarını Avrupa Birliği’ne uyumlu hale getirse de, AB’ye katılmamak için sonuna dek direnen İsviçreliler, 2005’te sadece yüzde 55’lik çoğunlukla Schengen antlaşmasına katılmayı kabul etti.
26 kantondan oluşan ülkede, federal meclisin iki kanadı vardır. En son 1999 yılında kabul edilen ve 2000 yılında yürürlüğe giren anayasaya göre, federal meclisin elindeki yetkilerin haricindeki her husus, kantonların kendi yetkilerindedir ve oradaki meclislerce, onların çıkardığı yasalarca belirlenir.
Federal Meclisi oluşturan Eyaletler Konseyi ve Ulusal Konsey yasa çıkarmak da dahil olmak üzere her açıdan eşit güce sahiptir. Eyaletler Konseyi’nin 46 üyesi doğrudan her kantonda seçilir. 26 kanton olduğuna göre, bu sayının 52 olması gerekirdi; ancak 6 kanton, statüleri gereği, sadece bir üye seçebilmektedir.
Ulusal Konsey’in 200 üyesi ise tüm ülke çapında yapılan seçimlerde, nispi temsil esaslarına dayanarak seçilir. Her iki meclise seçilenlerin görev süresi 4 yıldır. Ancak bu seçimleri, her kanton aynı tarihte yapmak zorunda değildir.
Yürütme erki ve devlet başkanlığı görevi ise, yedi üyeden oluşan federal hükümette toplanır. Hükümeti oluşturmak üzere seçilen ve gerektiğinde denetlenen yedi kişiden biri, bir yıllığına hükümetin başı, daha doğru deyimle İsviçre Konfederasyon Başkanı olarak seçilir. Daha sonra, sırasını diğerine verir.
Son 50-60 yıldır yapılan seçimlerde, federal hükümette İsviçre’nin dört önemli siyasi partisi, federal meclisteki temsil oranlarına göre oluşan “sihirli formüle” göre temsil edildi: 2 üye Hıristiyan Demokratlardan, 2 üye Sosyal Demokratlardan, 2 üye Liberal Demokratlardan ve 1 üye de İsviçre Halk Partisi’nden. Konseydeki bu geleneksel üye dağılımı radikal sağ İsviçre Halk Partisi ve Yeşiller lehine bozuluyor.
Günümüzde yaklaşık 20 siyasi partinin faaliyette bulunduğu İsviçre’de yaklaşık 3 bin belediye vardır. Halkın kendi kantonundaki meclisi ile kendini yönetmesinin yanında, kendi yöresinde yapılan belediye seçimlerine katılarak, belediye meclislerine girebilir ve beldesinde de kendini yönetebilir.
Doğrudan demokrasi
1848 Federal Anayasa’nın uygulanmaya başlandığından beri İsviçre, dünya üzerinde eşi benzeri olmayan bir hükümet sistemi olan doğrudan demokrasiye ev sahipliği yapmaktadır. İsviçre doğrudan demokrasinin federal düzeydeki araçları, halkın hakları denilen anayasal girişim ve referandumdur. Kanton ve belediye düzeyinde de bu araçlar daha geniş ve farklı olarak uygulanır.
Meclis tarafından onaylanmış bir yasanın geçerliliğini sorgulamak isteyen bir grup yurttaş, eğer yasanın çıkmasından sonraki 100 gün içinde yasaya karşı 50 bin imza toplayabilirlerse, federal bir referandum isteğinde bulunabilirler. Bu durumda yasanın kabulü ya da reddi için ulusal düzeyde ve basit çoğunluk ile karar verilen bir oylama yapılır. Beğenmedikleri federal bir yasaya karşı sekiz kanton yönetimi birleşerek de referandum isteğinde bulunabilir.
Benzer şekilde, yurttaşlar bir anayasal değişikliğini, 18 aylık bir süre içinde destekleyen 100 bin imzaya ulaşabilirlerse, federal anayasal girişim ile ulusal oylamaya gidebilirler. Meclis anayasal değişiklik isteğini tamamlayıcı olarak karşı öneri getirebilir ve seçmenler her iki önerinin kabulü durumunda seçeneklerini oy pusulalarında işaretler.
Anayasal değişiklikler, ister meclis tarafından getirilmiş, ister anayasal girişimle sunulmuş olsun, kabul edilmesi için hem ulusal düzeydeki oylamanın sonucunun çoğunluğu hem de kantonların sonuçlarının çoğunluğu olmak üzere (yani 26 kantonun en az 14’ünde kabul edilmeli) çifte çoğunluk aranır.
Gerçek bir hukuk devleti
İsviçre gerçek bir hukuk devletidir. Mahkemeler hükümetten ve parlamentodan bağımsızdır. Hangi temel hak ve yükümlülüklerin geçerli olduğu ve İsviçre’de siyasi ve adli sistemin nasıl düzenlendiği, İsviçre Federal Anayasası’nda yazılıdır. İsviçre’de, her kanton, federal hukuka aykırı olmamak kaydıyla kendi anayasalarına ve yasalarına sahiptirler. Ayrıca her bir kantonun kendi meclisi, hükümeti ve mahkemeleri vardır. Federal yargı teşkilatı ise Federal Yüksek Mahkemesi, Federal Ceza Mahkemesi ve Federal İdare Mahkemesi’nden oluşur.
İsviçre Anayasası tarafından federal kanunların uygulamasını denetleme yetkisi en yüksek yargı organı olan Federal Yüksek Mahkeme’ye verilmiştir. Federal Yüksek Mahkeme’nin görevi kanton mahkemelerinden gelen temyizlere ve federal yönetimin idari kararlarına bakmaktır. Yüksek Mahkeme yargıçları, altı yıllık görev süresi için Federal Meclis tarafından seçilir. Bunun dışında genel yargı yetkisi bağımsız kanton mahkemeleri tarafından kullanılmaktadır.
Diller ve dinler mozaiği
İsviçre dil ve kültür açısından dört ana bölgeye ayrılabilir: Almanca, Fransızca, İtalyanca konuşulan bölgeler ile Romanşça konuşulan vadiler. Bu nedenle, çoğunluğunun Almanca konuşmasına karşın ortak etnik ya da ortak dile bağlı bir İsviçre ulusundan söz edilemez. Ülkeye duyulan güçlü bağlılık duygusunun kaynağı ortak tarihsel zemin, federalizm ve doğrudan demokrasi gibi paylaşılan değerler ve kendini Alplerde yaşayanlar olarak tanımlama üzerine kurulmuştur. Dört resmi dilden (Almanca, Fransızca, İtalyanca ve Romanş) herhangi birine öncelik vermemek amacıyla Latince kullanılır.
İsviçre, Avrupa’nın bazı önemli kültürlerinin kavşak yerinde yer alır. Bu kültürler ülkenin dillerini ve kültürü önemli ölçüde etkiler. Ülkede konuşulan dillerin oranları şöyle: (Orta ve Kuzey İsviçre’de) Almanca yüzde 64, (Batı’da) Fransızca yüzde 20, (Güney’de) İtalyanca yüzde 6.5, Sırbça-Hırvatça yüzde 1.5, Arnavutça yüzde 1.3, İngilizce yüzde 1, Romanş yüzde 05 ve diğerleri yüzde 2.8.
Federal hükümet, dört resmi dili de kullanmak zorundadır. Federal Meclis’te bu dört dilde simültane tercüme yapılır. Evraklar dört dilde hazırlanır. Her İsviçreli’nin okulda kendi anadilinden başka İsviçre’nin resmi dillerinden birini öğrenmesi zorunludur. Bu nedenle İsviçrelilerin çoğu en azından iki dil bilir.
Bu arada, dini vecibelere pek uyulmasa da, İsviçre’de yaşayan halklar, sahip oldukları inançlarını şöyle belirtiyorlar: Katolik yüzde 42, Protestan yüzde 35, Müslüman yüzde 4.3, Ortodoks yüzde 1.8, diğer Hıristiyanlar yüzde 0.4, diğerleri yüzde 1, belirlenemeyen yüzde 4.3 ve Ateist yüzde 11.
Göçmen politikası
İsviçre’de sanayinin gelişmesiyle çalıştırmak için yabancı işçiler aranır oldu. Son yıllarda ise İsviçre’deki işyerlerinde tercih edilen Almanların göçleri belirgin bir yükseliş gösterdi. İtalyan vatandaşları toplam yabancılar içinde yüzde 16.3 ile en büyük kesimi oluştururken, ardından Almanlar, Portekizliler, Sırplar, Fransızlar gelmekte. Diğer küçük göçmen grupları ise Türkiyeliler, İspanyollar, Makedonlar, Avusturyalılar, İngilizler, Bosnalılar ve Hırvatlardır. Şu anda İsviçre’de yaklaşık 2 milyon yabancı pasaportlu yerleşimci yaşıyor.
İsviçre çifte vatandaşlığa izin verdiği için İsviçre vatandaşlığına geçmiş olan çok sayıda göçmen de bulunmakta. İsviçre vatandaşı olmuş olan tahmini 700 bin kadar göçmen vatandaş ile birlikte toplam göçmen oranının nüfusun yüzde 30’una vardığı tahmin ediliyor. İsviçre’de 45 bin kadarı İsviçre vatandaşı olmuş olan toplam 120 bin Türkiye uyruklu göçmenin yaşadığı tahmin edilmekte.
Ordu sistemi de değişik
Askeri personelin yüzde 5’ini profesyonel askerler oluşturuyor. Askerliğin tümüyle kaldırılarak ordunun tamamen profesyonel olması için yapılan referandumlar reddedildi. İsviçreli her erkek, 19 yaşından itibaren askerliğe davet edilir. Toplamda 260 gün olan askeri eğitim, okul ve sahip olunan işin etkilememesi için parça parça olarak yapılır. Bu görevin, 26 yaşına dek bitirilmesi gerekiyor.
İsviçre vatandaşlarının, Vatikan’ın İsviçreli muhafızları ya da çifte vatandaş olanlar haricinde, başka bir ülkede askeri görev yapması yasaklanmıştır. Tarafsızlık politikası nedeniyle, İsviçre ordusu diğer ülkelerde silahlı çatışmalara katılmaz; ancak dünyada bazı barış misyonlarına katılır. Oralara da gönderilmemesi yapılan referandum ise, geçenlerde reddedildi.
Roma’da İtalya’dan ayrı bir devlet sayılan 930 kişi nüfuslu Vatikan’ı koruyan askerler, 1506 yılından bu yana, İsviçre vatandaşlarındandır. Vatikan ve Papa’yı korumakla yükümlü 110 kişilik bu ordunun görev yeri, sadece Aziz Petrus Bazilikası’dır. İsviçreli muhafızlar, Katolik, bekar, İsviçre vatandaşı, askeri görevini yapmış, üniversite veya liseyi bitirmiş, 19-30 yaşlarındaki kişilerdir.
İSVİÇRE
Federal başkent: Bern (340 bin kişi)
En kalabalık şehir: Zürih (1.2 milyon kişi)
Nüfus: 8 milyon kişi 2 milyon yabancı
Yüz ölçümü: 41 bin kilometrekare
Kişi başına düşen milli gelir: 45 bin dolar
Hüseyin AYKOL
About Post Author






Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.