Tarihimizi objektif olarak ne kadar biliyoruz?
Bu güne kadar herkez,her ülke kendisine göre,kendi ideoloji ve düşüncesine uygun bir tarih oluşturmakta sakınca görmemiştir.
Ernest Renan “Milet olmanın birinci şartı tarihi çarpıtmaktır” diyor.İlk elden elimizin tersiyle itilecek gibi görünen bu tespit ancak yaşadığımız topluma ve dünyadaki toplumlara biraz baktığımızda Ernest Renan ın tespitinin çokta yanlış olmadığını görebiliyoruz.Doğruluk veya yanlışlık aramaktan ziyade ,milletler tarafından uygulanan şeyin aslında tamda Ernest Renan’ın tespiti doğrultusunda yaşandığını görmekteyiz.
Buna en çarpıcı örneği şöyle vermek gerekecektir.Piyasada ( sizlerde belki görmüşsünüzdür ) Pakistanın 5000 Yıllık Tarihi diye bir kitap var.Oysa hepimiz biliyoruz ki 1947′yekadar değil Pakistan diye bir ülke/devlet,Pakistan kelimesi bile yoktu.(1)
Malesef tarih boyunca,olusa gelmiş yanlış bir gelenekten ötürü” tarih icat edilebilen” bir olgu haline dönüştürülmüş.İktidar erkini eline geçirenler buna uygun tarihsel olguları değiştirmeye herzaman çaba göstermişler ve üzülerek söylemek gerekirse bunu büyük oranda da başarmışlardır.Hatta pek çok yerlerde devletleri bir kenara bıkalım, devlet kurumları bile kendi tarihlerini ,çarpıtarak oluşturma yolunu herzaman kullanmaktadırlar.(2)
Aslında diğer bir deyişle “Resmi Tarih” gerçeğin amaca uygun yorumlanışı olarakda görülebilir.Örneğin,sıvı haldeki bir şeyi hangi kaba dökerseniz ,sıvının o kabın görüntüsünü yansıtmaya başlayacağını görebilirsiniz.Bundan kaynaklı ,burda kimseyi suçlama ,yada bağcıyı dövme niyetinde değilim.Burda kendimize iğneyi batırmak derdindeyim.Biz Pomaklar ,kendi tarihimizi ne kadar araştırdık,ne kadar yazdık ve ne kadar bilinmesini sağladık.Asıl mesele burda.Kendi resmi tarihimizi oluşturamadığımız ölçüde yok oluş sürecinden kurtulma şansımız olmayacaktır.
Diğer yandan malesefki kitleler “hakikatin”ne olduğundan ziyade onun ortaya çıkardığı hoşluktan etkilenmektedirler.Başka bir deyişle de kitleler hakikatten çok onun sunuluş biçiminden yani ambalajından etkilenmektedirler.
Pomaklar gibi uluslaşma sürecini tamamlayamamış ve başka ulus yapılanlamaları içerisinde kalmış bir toplumda, bu ve benzeri konuların sağlıklı tartışılmasını engelleyen ruhsal etkenler sürekli kutuplaşmaya yol açmakta,böylece bilim iklimi oluşmamakta,önyargısız araştırma kültürü gelişmemektedir.En kestirme deyişle popüler palavralar haline gelen tarihsel sunumlar üzüm yemekten çok “bağcıyı dövme” arzusuyla kitlelere sunulmaktadır.Bundan dolayıdırkı bu çalışmamız ,bilim ikliminin oluşmasına katkı sunmak yönünde daha bir önem taşımaktadır.
“..Maziyi unutturmak için en kuvvetli iki amilden biri tarih öğretimi,öteki dili değiştirmektir.Tarih öğretmenini keyfe tabi tutar,birkaç nesil boyunca dil de bir milletin harsını(kültürünü),birikmiş sanat ve fikir eserlerini anlayamıyacak kadar değiştirirseniz,mazının yalnız kötü taraflarıyla değil,milletin köklerini teşkil eden taraflarını koparır atarsınız….”(3)
Herkezce bilinmesi en yalın gerçeklikte şudur ki,tarihi kişiler ve devletler,yaşadıkları devirle değerlendirilir.Tarihe bu günün ölçüleri ve değerleriyle bakmak hem yanlış hem tarih ilmine aykırıdır.Olsa olsa siyasi bir bakış olur bu.Yanılma ve yanıltmaya dönük bir siyasi bakış(4). Heleki bizim gibi ,bölgedeki ulus yapılanlamaları kıyasında nispeten küçük ve dağınık halk toplulukları ,kendi tarihlerini oluşturmakta,öğrenmek ve öğretmekte çok daha büyük zorluklarla karşılaşmaktadır.Hepimiz görüyoruzdur ortalıkta “Pomak Türkleri”,”Bulgar Müslümanları” vb. diye şaşalı başlıklarla birkaç kitap veya makaleler mevcut.Bunlar çok net bir tabirle egemenlerin oluşturmak istediği resmi tarih anlayışının ürünüdür.Bu tespitte bulunmamızın temel nedeni kitapların isminde bile Pomaklara kimlik biçilmiş ve kitabın içerikleri o biçilen elbisenin ne derece uygun ve gerçekçi olduğunu ispata yönelinmiş ,bilinçli bir yönlendirme amacıyla yazılmış çalışmalardan öteye gidemektedir.Bu şekilde cevapları önceden bakul etmiş bir tarihçi,çalışmaya gözleri bağlı başlamaktadır ve bunları yazanlar tarihçilik görevine ihanet etmektedirler.
Tarih genel olarak,insanların yapamadıklarının değil, yaptıklarının kaydıdır:Bu bağlamda ister istemez tarih bir başarı öyküsüdür.Bu duruma Pomaklar açısından baktığımızda karşımıza Timraş Cumhuriyeti çıkmaktadır.Bu konuda türlü türlü çarpıtmalar yapılmış olmasından kaynaklı ,ne denli zor bir konuda yazmaya başlayacağımın farkındayım.
Önce nedir bu “Pomak Timraş Cumhuriyeti” diye sorarak konumuza başlayalım .Bu konuyu özel olarak işleyen bir kaynağın çok fazla varolmadığını belirtmek en doğru bilgilendirme olacaktır.Çünki kimse Pomakların bir cumhuriyet kurabilmiş olduklarının bilinmesini istememektedir.Genel olarak 93 harbi’ne değinen kaynaklarda kısaca değinilip geçilir bu konu. Türk kaynaklarında ise “Pomak Cumhuriyeti” adlandırmasından kaçınılır nedense (..?..).Türk kaynaklarda çoğunlukla “Rodop Muvakkat(Geçici) Cumhuriyeti” denmeyi tercih ederler. Oysa ismi değiştirmekten başka, içeriğine dokunmadan “Rodop Türkleri(?)nin şanlı direnişinden dem vurulur,açıkça tarih hırsızlığı yapılır. Bundaki amaç kimbilir? belki de zamanında Pomakların da bir Cumhuriyetleri olduğu düşüncesini anımsatacak noktalar herkezce tehlikeli görülmektedir.
Herkezin bildiği gibi Pomak Timraş Cumhuriyeti adını merkezini konumlandırdığı “Timraş” köyünden alır. “Mustafa Timrisi” başkanlığında kurulmuş bir cumhuriyettir.Rodoplardaki Pomak köylerinin ileri gelenleriyle temsil edildiği, bir heyet tarafından yönetiliyordu.Bu konuyu sonraki bölümlerde ayrıntılı ele alacağım.
Diğer yandan konunun daha iyi anlaşılabilmesi açısından Osmanlının bölgeye gelişi,Osmanlı-Rus savaşı ve Osmanlının durumu.Rodop Pomaklarını bir Cumhuriyet kurmaya iten günün koşullarını ve aklınıza gelebilecek her türlü soruyu araştırıp ortaya koymaya çalışacağım.
Asıl yazımıza giriş niteliğinde olmasını düşündüğüm bu bölümü ünlü İranlı şair Sohrep Sepehri’nin dizeleriyle bitirmek sanırım bizim durumumuzu ve çabamızıda anlatan en iyi bitiriş olacaktır “..Bizim işimiz belkide,/ Nilüfer çiçeği ve çağımız arasında, / Hakikat şarkısının peşinden koşmaktır…”
Devam edecek………
İbrahim Kenar / Stockholm
10 Tem. 2011
–
(1) Resmi Tarih Yalanlari /.syf..81
(2) age….syf..83
(3)Turkiye’de Sark,Garp ve Amerikan Tesirleri/Halide Edip Adivar..syf…166
(4)age….syf..115
About Post Author






Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.