
Sözkonusu Konferansa Osmanlı Devleti’nin yanı sıra Almanya, Avusturya, Fransa, İngiltere, İtalya ve Rusya katılmıştır. Osmanlı Devleti son bir manevra yapmak niyetiyle konferans başlamadan önce Kanunuesaşî’yi ilan ederek bu konferansı işlevsiz hâle getirmeye çalışmış ancak başarılı olamamıştır.
Rusya’yı temsilen konferansa katılan Ignatiev konferansta Rus isteklerini belirten bir lahiya
[*]sunmuştur.
Buna göre;
a) Bulgaristan Balkan Dağları sınır kabul edilerek iki eyalete bölünecek,
b) Bosna ve Hersek birleştirilerek, bir eyalet haline getirilecek ve buraya muhtariyet verilecek,
c) Sırbistan ve Karadağ’a toprak verilecek,
d) Her vilayete Osmanlı Devleti tarafından ve konferansa katılan altı devletin onayı alınarak, birer genel vali tayin edilecek. Bulgaristan için tayin edilen vali Hristiyan olacak,
e) Asayişin sağlanması için bu eyaletlerde yabancı kuvvetler bulunacaktır [8].
Rusya bu lahiya yı konferansa sunarak hem İmparatorluğu köşeye sıkıştırmak istemiş ,hemde en ufak bir şansla başarılı olma durumunda Osmanlının böyle maddeleri kabul etmesi dağılması anlamı taşıyacağından, Osmanlıyı daha da zayıflatmak istemiştir.Bu manevranın farkına varan Osmanlı tabiki bunların hiçbirisini kabul etmiyerek İstanbul Konferansının 12 Ocak 1877 de, hiçbir sonuca ulaşmadan dağılmasını sağlamıştır.
Fakat tamda bu noktada Rusya ,batılı devletlerin gözetiminde olan bu konferansa, Osmanlı tarafından kabul edilemiyecek istekler listesiyle gelmesinin altında yatan amacına ulaşmış oluyordu.Çünki batılı devletler nezdindede kendisini haklı duruma çıkartacak sebepleri yaratmaya başlamış ve konferansın sonuçsuz dahilmasi bir anlamda Rusya ya savaş fırsatını vermiştir.Burada Rusyanın ikili amacı söz konusu olmuştur.Rusya bir yandan çok önceden verdiği savaş kararının batılı devletlercede meşru görülmesi için türlü türlü dıplamatik manevralar yaparken,diğer taraftan bu manevralarla geçiştirdiği süreyi sürekli ordusunu savaşa hazırlama işiyle yoğunlaşmış ve Rusya orüdüsünü, Osmanlıya karşı çok ciddi şekilde hazırlama fırsatını kendisine yaratmıştı.
Tüm bu diplomatik manevralar sonucunda ilk olarak Rusya,Avusturya ile 1877 Ocak ayında Peşte Antlaşması’nı imzalayarak Balkanları Avusturya ile paylaşmıştır.
Rusya ordusunun savaş hazırlıklarını tamamladıktan sonra,Ignatiev başkanlığında bir heyet ile Avrupa çıkarması yapmış ve ilerde Osmanlıya karşı başlatacağı savaşta Avrupa devletlerinin en azından tarafsız kalmalarını sağlamak niyetiyle görüşmelerine başlamıştır.Rusyanın bu hamlesi sonucu Avrupa devletleri Londra’da İstanbul Konferansı’ndaki maddeleri esas alan bir protokol imzalayarak Osmanlı devleti’ne tebliğ etmişlerdir.
Osmanlı Devleti Heyeti Vükela’sı 3 Nisan 1877’de uzun tartışmalardan sonra kendisine tebliğ edilen bu protokolü devletin bağımsızlığına zeval getireceği gerekçesi ile reddetmiştir[9] .
Böylece Rusya, Osmanlı Devleti’ne savaş ilan etmek için aradığı fırsatı bulmuş ve 12 Nisan 1877’de Osmanlı Devleti’ne savaş ilan etmiştir.
İşte Osmanlı ve Balkan tarihinin ve özellikle sonuçları itibariyle Pomak tarihi açısından geri dönüşü olamayacak tahribatlara sebep olacak olan 1877-1878 Osmanlı Rus Savaşı (93 Harbi) böylece başlamış oluyordu.
Devam edecek……
İbrahim Kenar / 2011/Stockholm
————————————————–
[4]-ARMAOĞLU, Fahir, 19.Yüzyıl Siyasi Tarihi (1789 – 1914), Ankara, TTK, 1997-s. 329.
[5]-Armaoğlu, a.g.e, s. 332
[6]-ARTUÇ, Nevzat, Osmanlı Devleti’nde Bulgar İsyanları ve Bulgar Meselesi (1878 – 1886)- s.57
[7]-Artuç, a.g.e, s.59
[8]-Armaoğlu, a.g.e, s. 511
[9]-Armaoğlu, a.g.e, s. 516.
[*]-Herhangi bir konuda bir görüş ve düşünce bildiren yazıdır. Tasarı anlamında da kullanılır.(Uludağ Sözlük)
About Post Author






Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.