Başlığı “TRAKYA RAPORU (1934)” ismini taşıyan, “Umumi Müfettiş İbrahim Tali Bey’in gözünden 1930’lu Yıllarda Trakya” isimli kitapta İbrahim Tali Öngören 6 Mayıs – 7 Haziran 1934 tarihleri arasında 33 günlük bir inceleme/denetleme gezisine çıkmış, bu geziden sonra yaklaşık 100 sayfalık kapsamlı bir rapor hazırlayıp dönemin Başbakanı İsmet İnönü, Şükrü Kaya ve Recep Peker’e sunmuş. Bu kapsamlı araştırmada Edirne, köyleri, köylerde ve Edirne’de yaşayan insanların, ekonomik, siyasi sorunları, korkuları ve endişeleri ayrıntılı olarak belirtilmiş. Eğitimli, kültürlü, yurtsever bir insan olan İbrahim Tali Öngören gözlemlerini, tespitlerini genç Cumhuriyet’in aydın bir insan sorumluluğu ile ayrıntılı olarak gözler önüne sermiş.
Cumhuriyet kurulalı 11 yıl olmuştur. Trakya son yüz elli yıl içinde 4 defa işgale uğramış, zenginleri Trakya’yı terk etmiş, kentler ve kasabalarda çok az insanın olduğu, nüfusun önemli bir ağırlığın köylerde olduğu yıllar.
Tüm Trakya’da olduğu gibi uzun işgal yılları, Bulgaristan’da yönetimde olan faşist yönetimin Trakya’ya dönük işgal planları Edirne’de yaşayan insanlarda da güvenlik endişesi yaşamalarına neden olmaktadır. Sınırların güvenliğinin daha sağlanamadığı yıllardır. Geçişler özellikle orman bölgelerinden yoğun olarak yaşanmaktadır. Trakya metruk bir haldedir, üretim sınırlıdır. Kuru tarım yapılmakta, sulanan bir karış bile toprak olmamakta, hayvancılık köylerde yoğun bir şekilde yapılmasına karşın sermayenin dörtte üçü Musevi kökenli vatandaşların elinde olması tüm Trakya’da ekonomik anlamda sıkıntılar yaşanmasına neden olmaktadır. Üreten köylüler ürününü düşük fiyata pazarladığından para kazanamaz, tüketen insanlarsa yüksek fiyatlar yüzünden tüketemez hale gelmişlerdi.
İdare anlamında da büyük sıkıntılar yaşanmaktadır. Devleti temsil eden memurlar, idareciler halkın arasına karışmamakta, halk ile devlet arasında uçurum Osmanlı’dan kaldığı gibi devam etmekte, memurların düşük maaş almaları, önemli mevkilerde bulunanların Musevi vatandaşlarca çeşitli rüşvet ve hediyelerde kendilerine bağlanması neticesinde halkta yeni kurulan Cumhuriyet’e karşın güvensizlik oluşmasına neden olmaktadır. Tapuya hiçbir köylü gitmek istememekte, yüksek harç ücretleri ve bütün işler büyük rüşvetler karşılığı dönmekte, dededen, babadan gelen tapularla, intikal yapmadan kardeşler arasında bitmeyen kavgalara neden olacak şekilde üretim yapmaya çalışmaktadır kırsalın yorgun köylü insanları.
İskan da büyük sorundur o yıllarda. Romanya, Bulgaristan, Yunanistan başta olmak üzere birçok yerden gelen göçmenler olduğu gibi Doğu Anadolu’da çıkan isyanların sonunda oralardan Trakya’nın tüm köylerine yerleştirilen haneler vardır. İskan sorunu çözüme kavuşturulmaya çalışılırken üç yüz bin civarında olan Trakya nüfusu gelecek dönemlerde bir milyon insana çıkarılması ve kendi ayakları üzerinde duran, savunmasını yapabilecek bir Trakya hayali kurmaktadır İbrahim Tali Öngören.
Bölgede kara ve demiryolları ile sağlanan ulaşım, hizmetlerde yaşanan sıkıntılardan ve çözüm önerilerinden de söz etmektedir İbrahim bey. Karayollarında bir çok köprü ve menfez eksikliklerinin olduğunu belirtirken, demiryollarının da yabancı şirketin elinde olması nedeniyle çok yüksek ücret talep etmesi nedeniyle Trakya’nın yoksul insanlarının haklı şikayetlerine dikkat çekmektedir.
Sağlık sorunlarında da durum içler acısıdır. Trakya’nın en önemli sağlık sorunu sıtma hastalığıdır. Meriç ve Ergene ovaları sıtma kaynağıdır. Yeni doğan çocuk sorunlarına da dikkat çekilmekte, bölgenin bu hastalıklarla başa çıkabilmesi için daha fazla kinin dağıtılması, dispanser ve hastane yapılması gerektiğini belirtmektedir.
İbrahim Tali Öngören Trakya’nın sorunlarından ayrıntılı olarak söz ederken özellikle Musevi vatandaşların sermayeye sahip olmasıyla tüm Trakya’daki üretim, tüketim ve satış işlemlerini istedikleri şartlar altında tutmaları nedeniyle Trakya insanının yoksulluk döngüsünü kıramamasının baş nedeni olarak görürken; Ziraat Bankası eliyle de köylerde yaşayan insanların bir de devlet eliyle sömürüldüklerini nefes alamaz hale geldiklerini belirtmektedir satır aralarında.
Sorunları ayrıntılarıyla ortaya koyduktan sonra çözüm önerileri de getirmekte İbrahim bey. Musevi vatandaşlar için söyledikleri, düşünceleri dönemin Cumhuriyet’i yönetenlerince de paylaşılmıştır. O dönemde yaşananları Dünyanın o günkü şartlarında değerlendirmesini tarihçilere bırakalım. Fakat köylünün kalkınması için üretim ve dayanışma kooperatifçiliği, kentlerde yaşayan insanlar için yine tüketim kooperatifleri düşüncesi bölgede yaşayan insanların ekonomik anlamda ayakta kalmaları, aracı ve rüşvet ağına yakalanmadan yaşamaları için bir fırsat olarak öne sürmekte ve günümüzde bile geçerliliğini sürdüren bir düşüncedir.
İnsanları eğitilmesi için köylerde 3 yıl olan ilköğretimin 5 yıla çıkarılması, Köy Enstitüleri için ana fikir oluşacak düşüncelere sahip olması, Ziraat Bankası’nın tüm köylüye eşit mesafede adil faizlerle kalkınması için yanında olmasını istemektedir. İbrahim Tali Öngören’in aslında dönemin ileri görüşlere sahip, kültürlü, donanımlı, yurtsever bir insan olduğunu belirtiyor bizlere. O yakın dönemde yaşananların değerlendirmesini de bir daha altını çizerek belirtiyoruz; tarihçilere bırakıyoruz.
Tarih elimizin altında duruyor. İncelemek, yorumlamak gerekiyor.
—
İsmail DEMİRAY / SALI YAZILARI – ismaildemiray1964@gmail.com 05352588107
*Yrd.Doç.Dr. Murat Burgaç’ın “Trakya Raporu 1934” isimli kitabından alıntılar yapılmıştır.
kaynak : http://www.hudutgazetesi.com/yazar/7656/1930lu-yillarin-edrnes.html
About Post Author






Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.