Nekkaa ekmek okkaaa küfte!

Her zaman derim: Osmanlının meclisine, yeni filizlenen demokrasisine fırsat verselerdi belki de şimdikinden çok daha demokratik, ileri bir toplumda yaşıyor olacaktık.

Onun yerine getirdikleri ne oldu Süryanı ve Ermeni soykırımı, akıllara ziyan bir savaşa girip kaybetme, Nüfus mübadelesi denen sosyal soykırım, tüm azınlıkları kovma terörize etme ya da yukarıda gördüğünüz dillerinden, tarihlerinden mahrum bırakarak asimile etme çabası, zaman zaman patlak veren katliamlar [26 Kürt isyanı, Trakya olayları, 6-7 eylül de dahil olmak üzere] ülkeyi bürokrasi eliyle bir hödükler diyarına çevirme çabası, telaşı ve ….

Sonuç ortada, tahammülsüzlüğü, nobranlığı zirve yapmış ahlaksız çirkin bir toplum. [Eskiden bir arabesk türkü vardı: Aynaya bak gör halini, şimdi ise Medyaya bak gör halini] Tam da onlara uyan yolsuz, manipülatif, hırçın, kibirli bir hükümet ve epey hızla bir iç savaşa doğru yola koyulan bir ülke!

Bazen düşünüyorum da 2007-2011 arasındaki demokrasi şampiyonu, vesayete savaş ilan eden, çareyi daha fazla avrupa, daha fazla demokrasi, daha sağlam ekonomi, daha geniş haklar, azınlıkları, aidiyetleri tanımada gören, sıfır sorunlu dış politikada bulan insanlara ne oldu? İlle böyle olmak zorunda mı? İlla bir hüsran mı olmalı?

Too good to be true! çok yerinde bir laf! Birileri biraz olsun saygı, güç, iktidar görünce hemen mabadı kalkıyor ve olmadık sapıklıklara tevessül ediyor. Akla ziyan yalanları gözümüzün içine baka baka anırıyor! Ondan sonra da ülkenin en saygın bilimsel kurumlarını yalanlarına, mühtekir emellerine prezervatif ediyor.

İçim ezilerek söylüyorum ama galiba “Her toplum müstehak olduğu rejimlerle yönetilir! yerinde bir deyim galiba!

Şu olaya bakın, günümüzün sözümona en demokratları Kürtler ve Gezi’ciler bile birbirini görmezden geliyor. Dün Gezi’ye sırtını çeviren Kürtler bugün Lice, Şırnak, Diyarbakırda olanlara ülkenin batısından pek öyle tepki gelmemesini hayretle mi karşılıyor! Hani demokrasisiz çözüm, çözümsüz demokrasi olmazdı?

Üstelik te o zaman demişlerdi Gezi’cilere: Bizim başımıza gelenlere 30 yıldır sansür uygulandı… Sesimizi soluğumuzu duyuramadık… 30 yıl! Siz şunun şurasında 2-3 hafta hükümetin medyanın gadrine uğradınız, ortalığı ayağa kaldırdınız!

Aynı oyun tekrarlanıyor. ‘Ne kadınlar sevdim zaten yoktular’ gibi ‘Ne çözüm süreçleri sevdim, zaten kına yakılmışlar’ demeye devam edelim bakalım.

Derler ya altın balığın hafızası 2-3 saniyelikmiş! Böyle bir toplumun “Aydınbalıkları” bu kadar olur…

Nekkaa ekmek okkaaa küfte!

Hikmet Pala / Londra-İngiltere

 

1 Comment

  1. Sındırgı Sevdalısı

    evet dediğiniz gibi Osmanlı’ya dışarıdan olduğundan fazla içeriden “dönme” denilen masonlar – ermeniler vs hepsi sırtından haince vurduğu için malesef devlet zaten kendini yemiş bitirtilmiş.. Eğer enver – talat – cemal 3 lüsü hatalarını anlamalarına rağmen yaptıklarını yapmasalardı belki şuan dediğiniz gibi çok iyi durumlarda olabilirdik.. lakin yine devam ederdi içeriden ve dışarıdan vurmalar.. belki daha vahim duruma düşerdik.. içerinden kontrol etme çabaları ve halkı değiştirme, bilinç değiştirme olayları halen devam etmiyor değil.. 100 seneden kısa zamanda Osmanlı torunları nasıl bu hale geldi? geldik.. ahlak,görgü,kültürüne sahip çıkma kavramları tamamen silindi silinecek kadar azaldı..

    Bir Sındırgı Sevdalısı olarak Sındırgı araştırmacısı olarak Köylerimizden biri olan Şahinkaya köyü pomak köyüydü ve ilkokul arkadaşlarım mevcuttur.. Çok efendi, ahlaklı, dinine bağlı bir kardeşti kendisi.. Tabi çook uzun zamandır kendisiyle ne konuşabiliyor ne görüşebiliyorum.. Dillerine sahip çıkmalarını can-u gönülden isteyenlerdenim.. Dilinize sahip çıkın.. Pomakça bize atalarımızdan emanet sayılır.. Fatih Sultan Mehmet hanın balkan seferleriyle başlayan o 600 yıllık çılgın macera.. islam hizmet etme şevki ne büyüktür..

    Yağcıbedir yörüklerinden Pomaklara Selam olsun..

About Post Author

Facebooktwitterredditpinterestlinkedinmail

No Comments

Start the ball rolling by posting a comment on this article!

Bir cevap yazın